Önceden belirtmek isterim ki aşağıda anlatacaklarım tamamen kendi tecrübelerimdir, tıbbi gerçeklere tamamen aykırı olabilmesi bile mümkündür :)
- Ne zaman ameliyata gireceğimi ve ameliyat esnasında neler olacağını biliyordum. Bu nedenle gergin bir bekleyiş içinde değildim.
- Kontrollerimin yapıldığı ufak ve samimi doğumhane yerine soğuk, steril ve bol ışıklı ameliyathaneye getirildim.
- Acı var mı acı? HAYIR. Epidural anestezi iğnesi vurulurken hiçbir acı, ağrı veya rahatsızlık hissi duymadım. Sinek ısırığı gibi bir şey hissedeceksin demişleri ama ben heyecandan bıdır bıdır konuşurken onu bile hissetmedim. Anestezist kendini rahat bırakan hiç kimsenin en ufak bir rahatsızlık hissetmeyeceğini söyledi.
- İğneyi ameliyat masasının üzerinde yaptılar. Yapar yapmaz masaya yatmamı istediler. Kollarımı iki yandan masaya bağladılar. Sol kolumdan damar girişi açtılar. Üzerimdeki ameliyat önlüğünü göğsümün üzerine kadar açıp, havaya kaldırarak, ameliyat ekibi ile aramda paravan oluşturdular. Ameliyattan çıkarken de tüm bu işlemlerin aksi tekrarlandı :)
- Anestezi sonrasında belden aşağım uyuşacak ve ben hiçbir şey hissetmeyeceğim sanıyordum. Yanılmışım. Acı hissi kesinlikle yok ama tüm hareketleri hissettim. Daha önce bu konuda bilgilendirilmemiş olduğum için anestezi bende etki yaratmadı da beni canlı canlı kesmeye çalışıyorlar sandım :) Meğer o esnada çoktan çocuğu çıkarıyorlarmış bile.
- Tıpkı yara yerine bakarken fenalaşmaya benzer bir hisle midem bulandı. Anestezi uzmanı bu duruma alışkın olduğunu gösterir biçimde "Başınızı yan tarafa çevirerek istifra edebilirsiniz, biz o tarafa bir kap koyacağız" dedi. Ki daha sonra doğum esnasında istifra edenler olduğunu da öğrendim.
- Sonradan öğrendim ki uyuşup uyuşmadığınızı sondayı sokarken anlıyorlarmış. "Sondayı sokuyoruz" diye bana haber verdiler. "Tamam" dedim ama hiçbir şey hissetmedim. Zaten olay buymuş; sondayı hissetmiyorsan ameliyata başlıyorlar. Bu arada çok da merak ediyordum, sonda çıkarken de acımadı, bir arkadaşım hafif gıdıklanma olduğunu söylemişti, onu bile hissetmedim. Sonda germişti beni biraz ama hiçbir sıkıntısı yokmuş meğerse :)
- Eşim yanımda olmasaydı bir hayli gerileceğimden eminim. Onun varlığı beni rahatlattı, korkularımı aldı, rahat bir doğum geçirdim. Tavsiyem, muhakkak doğuma yanınızda biriyle girin. Bir doğum fotoğrafçısı bile dikkatinizi dağıtıp, o yara yerine bakarken oluşan tansiyon düşmesi duygusundan sizi koruyabilir. Fenalaşmak tamamen psikolojik yani. Bu nedenle yanınızda sizi kameraya çeken birinin bulunması, sizin psikolojik olarak daha rahat bir ameliyat geçirmenizi sağlayacaktır :)
- Bebeğimi içimden çıkarırlarken içim boşalıyormuş gibi bir duygu hissedeceğimi söylemişlerdi ama ben kesinlikle hiç bir şey hissetmedim. Demek ki herkes farklı duygular hissediyor.
- Bebeğimi alıp bana gösterdiklerinde ilk bakışta aşk ne demekmiş anladım. Sezaryenle doğum yaptığım için annelik duygum geç gelişecek sanıyordum, bu konuda da yanılmışım. Yan masada bebeğimin bakımı yapılırken gözlerimi ondan ayıramadım.
- Bebeğimin bakımı yapıldıktan sonra bana verecekler ve ben onu kollarımın arasına alacağım sanıyordum. Gene yanılmışım. Kollarım ameliyat masasında olduğum için iki yandan bağlıydı. Ona sarılamadım, sadece koklamakla yetinmek zorunda kaldım.
- Bebeğimi aldıktan sonra ameliyat yerini dikmeye başlamışlar bile. Hiç ama hiç bir şey hissetmedim. Önce bebeğimi hayran hayran seyretmekle, sonra da hayran hayran onu düşünmekle meşguldüm :)
- Ameliyat sonrası beni hemen aşağı odama indirdiler ve bebeğimi kucağıma verdiler. Tarif edilmez bir mutluluktu; o anın fotoğrafını bastırdım, bakmaya doyamıyorum :)
Sezaryen sonrası iyileşme sürecinde sizi neler bekleyeceğini de bir sonraki yazıma saklayayım.
Not: Dedim ya, fili tuttuğum yerden tarif ediyorum. Benim burada anlattıklarım tamamen kendi tecrübelerim olup tavsiye niteliği taşımamaktadır. Herkesin tecrübesi muhakkak farklı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder