3 Şubat 2011 Perşembe

Evde kum havuzu yapılabilir mi?


Ben yaptım, oldu :)

Kızım yazın su dolu şişme havuzunda oynamaya bayılıyordu. Yaz bitti, kış geldi. Şişme havuzunun içini plastik toplarla doldurup top havuzu yapmayı düşünüyordum. Ama kızım büyüdükçe kişilik yapısı da belirginleşti ve ben fark ettim ki kızım öyle hoplama zıplama sevdalısı değil. Oturup inceleme yapmayı daha çok seviyor. Peki bu durum beni havuz sevdamdan vazgeçirdi mi? Elbette ki hayır :)

Evdeki çamaşır leğenlerinden birini gözüme kestirdim. Kızımın kolunu rahatlıkla içine sokacağı kadar kısa kenarlı bir leğendi bu. Sonra içine ne doldursam diye düşündüm. Fasulye ve nohut iri taneli, mercimek boğazına kaçabilir, pirinç de pahalı geldi. En iyisi kısırlık kırık bulgurdur dedim ve işe koyuldum.


Takriben 3 kilo bulguru leğene doldurdum. İçine de süzgeç, kürek, delikli kova gibi alet edavat yerleştirdim. Kızım leğeni görünce deliye döndü.


Bu yaşta çocuğu olanlar bilirler (kızım 16 aylık), bir işe yoğunlaşma süreleri nadiren 10 dakikayı geçer. Ama bizim kum havuzu en az yarım saatlik bir oyalanmayı garantiliyor. Arkadaşımın 19 aylık hareketli oğlu bile kızımla beraber oturduğu kum havuzunun başında 20 dakikaya yakın süre geçirince annesi gözlerine inanamadı; evlerinde bir havuz da onlar yapmaya karar verdiler.


Ayrıca kovaydı, süzgeçti, tabaktı derken nesne isimlerini öğrenmeyi de kolaylaştırıyor. Çocuklar oyun oynarken daha rahat öğreniyorlar. Algıları daha açık oluyor sanırım. 


Kızım tabağa kumu doldurup doldurup, her seferinde daha yüksekten boşaltıyor. Gözleri bu arada pür dikkat bulgurları takip ediyor. Sanırım kendince bir keşifte bulunuyor ama ne olduğunu ben anlayamadım :)


O kadar dikkatli yoğunlaşıyor ki yaptığı işe, beyin gelişimine de katkısının olduğuna eminim. Ha, benim derdim beyin gelişiminden ziyade kendi kendine oyalanmasını sağlamak aslında tabii de yanında beyin bağlantıları da gelişse fena olmaz değil mi?


Hem arada çiğ köfte yoğurma dersine de giriş yapmış oluyoruz. Fena mı? Şu işi bir kıvırırsa yarın öbür gün bol bol çiğ köfte yeriz maaile :)


O ellere yapışan bulgurlara bakışı nasıl da derin, nasıl da şaşkın. Siz de deneyip görmelisiniz...


Şimdi de hayvan kutumuzda sıra. Kuma en çok yakışan hayvan, elbette deve. Bu arada hayvan taklitleri de yapıyoruz. Kızım iyice oyuna kaptırıyor kendini.


Hayvanları kuma gömüp kızımdan bulmasını istiyorum. Hayvanların bir anda kaybolması çok ilginç geliyor. Üstelik görünürde olmayan bir şeyin aslında orada olabileceğini de öğreniyor. Ayrıca görme duyusunu kullanmadan, sadece dokunarak hayvanları bulmaya çalışması da dokunma duyusunu geliştiriyor diye ümit ediyorum.


Eh, fil de kusur kalmasın, o da girsin tabii kuma :) Filin kuma düşerken çıkardığı poff sesi de ayrıca ilginçmiş.


Bu resmi özellikle ekliyorum ki bu oyunu oynamaya başlamadan önce altınıza büyükçe bir yaygı sermeyi unutmayın. Ayrıca paçalı pantolonlardan filan da sakının ki giysilerin orasına burasına kaçan bulgurlardan kolayca kurtulabilin. Hatta ve hatta uzun süre oynayacaksanız yanınızda elektirikli süpürgeyi bulundurmayı unutmayın ki oyun biter bitmez etrafı süpürürseniz bulgurların tüm eve dağılmasını da önlemiş olursunuz.


Oyun bitti geride kalanları da kedim inceledi inceledi ve en sonunda bulgurları yemeye karar verdi. Bir kediden beklenmeyecek miktarı da yedi... Onu gören kızım durur mu? Kızım da bayağı bir miktar yedi. Bulgur dediğimiz, esasen kavrulmuş buğday olduğundan fazla itiraz etmedim ama sonra midesinde şişer de bebeğim mide fesadı geçirir diye de bayağı korktum :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder