Düden Şelalesi'ni görmenizi tavsiye ederim. Arkadaşlarımdan biri facebook'ta resimlerimden birine yorum bırakmış: "Burası cennet mi?". Antalya'nın sıcağında cennet gibi geliyor insana gerçekten de...
Çağlayan bir piknik alanında: Kepez Mesire Yeri. Pazar günleri yöre halkı tarafından en çok rağbet edilen piknik alanı olduğu söyleniyor. Piknik alanının girişinde develer var. Fotoğraflarını çekmek 3 TL, üzerlerine binmek 10 TL. Kızım korktuğu için fazla yakınlaşamadık develerle :) Piknik alanının giriş kapısının önünde büyük bir otopark var: 2,5 TL. Piknik alanına giriş de ücretli: 2,5 TL (1,5 öğrenci ve müze kart geçerli değil). Piknik alanında da restoranlar, kafeteryalar ve hediyelik eşya dükkanları var.
Şelaleden akan sular gökkuşağı oluşturuyor. |
Düden Şelalesi'nin kaynağını Kepez Hidroelektrik Santrali'nden alıyor olması, bence ilginç bir ayrıntı. İki kolu varmış. Aşağı Düden Şelalesi (Karpuzkaldıran Şelalesi), Lara yolu üzerinde 40 metre yükseklikten Akdeniz'e döküldüğünden orasını gezmek mümkün değil. Bizim gittiğimiz ise Yukarı Düden Şelalesi (İskender Şelalesi), 20 metre yükseklikten dökülmekte. Çağlayandan başlayarak Düden Çayı kanyonunda dolaşmak mümkün.
Ayrıca şelalenin yakınında bir de mağara var ki mağaradaki oyuklardan oluşan doğal pencerelerden şelaleyi izlemek de ayrı bir keyif.
Mağaraya merdivenlerle iniliyor. |
Manzarayı izlerken bir de suyun sesini duymak lazım. |
Düden Çayı kenarında minik restoranlar da var. Alabalık, gözleme filan yenilebiliyor. Ama kızım uzun zamandır yemek istediği bir şeyi, hem de en lezzetlisinden buldu ve kendinden geçercesine yedi...
"Mısır Koçanı" ve Kontes :) |
Mesire yerinde bizi heyecanlandıran iki şey daha gördük: Çocuk parkına yakın kafeslerde güvercinler ve tavşanlar ve antik kaya mezarları. Kızım hayvanları elleriyle besledi, biz de eski insanların akarsu kenarına neden mezar yapmış olabileceklerini düşündük durduk. Bir tabelada mezarlarla ilgili olarak şunlar yazılıydı: "Varsak Beldesi'nin hemen üzerinde, kayalardan oluşan, doğal bir surla çevrilmiş çukurlukta antik çağda Lyrbotae adıyla bilinen zengin bir köy yerleşmesine ait kalıntılar yer almaktadır.
Düden'de görülen Nekropol (mezarlık) bu köye ait olmalıdır. Başlıca mezar dipleri kayaya oyulmuş mezar odaları ve üzeri kapakla örtülü sandukalar biçimindedir. Mezar odalarına birkaç basamakla inilir. Bazılarında karşılıklı olarak ölünün yatırıldığı oyma kaya sedirler vardır.
Mezarların hemen hemen tamamı, çağlar boyu soyulmuş ve tahrip görmüştür.
Gerek Lyrbotae'deki kalıntılar, gerekse Düden'deki mezarlar M.S. 2-7. yüzyıllar arasında tarihlendirilir. Ancak çevrede tesadüfen ele geçen ve bugün Antalya Müzesi'nde sergilenen Aspendos Sikkeleri ile bir vazo dikkate alınırsa bu bölgedeki iskan M.Ö. 5. yüzyıla kadar uzanır."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder