Kızım doğmadan önce çok basit bir hayatım vardı oysa kızım doğduktan sonra bir anda tüm sorumluluklarım birbirine girmeye başladı. Anladım ki ciddi bir günlük düzen oturtmam gerekiyor. Epey zorlandım ama sonuçta şöyle bir düzen oturttum:
Sabahları:
- Üstümü başımı giyiniyorum: Babaannemden kalma alışkanlık, asla pijamalarımla dolaşamam.
- Banyoya gidiyorum: Yüzümü yıkıyorum, saçlarımı tarıyorum ve topluyorum (açık saçla duramam, annemin hediyesi), gül suyumu ve karbonatımı sürüyorum.
- Çamaşır makinesini çalıştırıyorum: Akşamdan çalıştırmışsam, boşaltıyorum.
- Bir süre kızımla oynuyorum: Sabah kalkar kalkmaz oynamazsak asabiyet yaratıyor :)
- Yatakları topluyorum.
- Mutfağa gidiyorum: Bulaşık makinesini boşaltıyorum (kesin akşamdan çalıştırmışımdır) ve kahvaltıyı hazırlıyorum.
- Kahvaltı ediyoruz, bulaşık makinesini yerleştiriyorum.
- Tekrar banyoya gidiyorum: Dişlerimi fırçalayıp gerekiyorsa lavaboyu ve aynayı temizliyorum.
- Hızlıca etrafı toparlıyorum: En fazla yarım saat.
- Evdeysem öğlen yemeğini hazırlıyorum: Eğer evde olmayacaksam yemeği Sinbo'ya atıyor, yemeği pişirmeyi de ona bırakıyorum. O olmasa, bu kadar rahat gezemezdim sanırım.
Günün bundan sonrası bana ait, ya kızımla oyun oynuyoruz ya da dışarı çıkıyoruz.
Akşamları:
- Kızım yattıktan sonra salonu toparlıyorum.
- Mutfağı toparlayıp, mutfak tezgahını siliyorum.
- Ertesi günü organize ediyorum: İşe gideceksem iş kıyafetlerimi ve çantamı hazırlıyorum. Evdeysem dışarı çıkarken yanıma alacağım çantayı (genellikle kızımın eşyaları oluyor içinde, ayrıca küçük bir cüzdan ve telefon) ve kızımla sabah uyandıktan hemen sonra oynayacağımız oyunu hazırlıyorum.
- Ertesi gün yapmam gerekenleri planlıyorum: İşim varsa, işimle ilgili plan yapıyorum. İşim yoksa ertesi günün yemeğini ve aktivitesini planlıyorum.
- Banyoya gidiyorum: Dişlerimi fırçalıyorum, saçlarımı tarıyorum, gül suyumu sürüyorum.
- Uykum varsa erkenden uyuyorum. Uykum yoksa sabah ezanına kadar kendime zaman ayırıyorum: Çalışıyorum, blog yazıyorum, internette sörf yapıyorum ya da kitap okuyorum.
Uyku:
Uyku düzeni konusunda insanlar ikiye ayrılırmış. Sabah erken uyanmayı sevenler (tarla kuşları) ve tüm enerjisi öğleden sonra yükselmeye başlayıp, geceleri yaşamayı sevenler (baykuşlar). Gerçi bir tarla kuşu olan eşim bana inanmıyor ama gerçekten doğru bunlar:
http://en.wikipedia.org/wiki/Night_owl_%28person%29Avrupa'da mesai saatlerinin kendilerine göre ayarlanmasını talep eden baykuşlar bile var :) Ben şanslıyım ki işim okumak ve yazmak üzerine olduğundan, gece çalışabiliyorum. O saatlerde etraf sessizken okuyup yazmanın keyfi başka oluyor ve sabahları 1 sayfa yazdığım zaman diliminde geceleri 2-3 katını yapabiliyorum.
Eğer ertesi gün, gündüz yapmam gereken bir işim yoksa ve gündüz vakti beynimi zorlayacağım bir iş yapmayacaksam, 3-4 saatlik uyku bana yetiyor. Fiziki yorgunluk uyku süremi uzatmıyor.
2-3 gün arka arkaya 4 saat uyku ile yetinebiliyorum. Ama sonra ya öğlen ya da akşam kızımla beraber yatıyorum ve böylece 11-12 saat uyuyabiliyorum.
Sabahları 8- 9'dan önce uyanınca biraz zorlanıyorum. Neyse ki kızım bana ayak uydurdu da gündüz uykumu alabiliyorum, beraber 8.30'a kadar uyuyoruz. Eşim de kahvaltı etmek için beni uyandırmaz, sessiz sessiz hazırlanıp çıkar evden sabah işe giderken. Ona da anlayışı için teşekkürlerimi iletiyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder