8 Ekim 2012 Pazartesi

Bir Anne Cilt Bakımına Zaman Ayırabilir Mi? Doğal ve Kolay Cilt Bakımı


Yağlı bir cildim var. Eğer yeteri kadar özen göstermezsem aknelerin sivilceye dönüşmesi, yağ gözeneklerinin genişleyerek açılması ve cildimin berbat bir görüntüye sahip olması an meselesi oluyor. Doğumdan önce iki elim kanda da olsa her gün cilt bakımımı yapar, düzenli olarak da dışarıda cilt bakımına giderdim. Ama doğumdan sonra vaktim o kadar kıymetli oldu ki en az zamanda, en fazla verimi elde etmem gerekiyor :) Ben de yukarıdaki resimde görülen formülü buldum:
Yüzüm için cilt temizleme bezi ve fısfıs şeklinde sıkılan yağlı tonik, ellerim ve ayaklarım için fısfıs şeklinde sıkılan doğal bir yağ ve ter kokusu için de karbonat...


Anlatmaya  makyaj temizleme bezi ile başlayayım. Bu bez aslında makyaj temizlemek için ve çok da iyi temizliyor. Ama benim çok yağlı bir cildim olduğundan, ben cilt temizleme bezi olarak da kullanıyorum. Bu bezi doğumdan önce almıştım. Sanırım 5 senedir kullanıyorum. 3 sene garantisi vardı ama, her gün düzenli olarak kullanıyor olmama rağmen 5 senedir sapasağlam duruyor. Bir 5 sene daha idare eder sanırım.
Bu bez suda çıkmayan makyajı bile çıkarabiliyor. Göz makyajım tam olarak çıkmazsa, göz çevremdeki deriyi fazla sağa sola çekiştirmemek için bir pamuğa azıcık doğal yağlardan döküp, göz altımdaki kalıntıları da onunla temizliyorum.Makyaj temizleme sonrasında lekeli kalan bezi de hiç bekletmeden normal sabunla yıkıyorum. Bezdeki bütün lekeler bu şekilde çıkabiliyor.

Özellikle seyahatlerde kurtarıcı oluyor. Çantada taşıması çok kolay ve "Uçağa sıvı sokamazsınız" yasağına da takılmıyor. Bu bezlerden iki tane var bende. Eğer duş alamayacağım bir yerdeysem vücut temizliği için de kullanıyorum. Özellikle karbonatı sürmeden önce koltuk altımın tamamen temiz ve kokudan arınmış olması gerekiyor. Önce bu bezle iyice temizleyip, sonra da karbonatı sürüyorum. Yüz ve vücut terini de aynı şekilde temizlemek mümkün. Mesela yüzünüz terlediğinde kağıt mendille silmek yerine bu bezle silmeniz büyük konfor sağlıyor.
Bezi Petra Firması'ndan, internet üzerinden almıştım. İsveç üretimi olan bez hala satışta ama sitedeki resmini kaldırmışlar niyeyse: http://www.ptr.com.tr/product/detail?id=5110
Cilt temizleme bezi almak isterseniz o da şurada: http://www.ptr.com.tr/product/detail?id=5120

Yalnız bir uyarıda bulunmam gerekli: Eğer vücudunun parça parça ıslanmasından hoşlanmayan biriyseniz bu bezi kullanamayabilirsiniz. Çünkü kullanmadan önce bezi iyice ıslatmanız ve yüzünüzü ıslak bezle silmeniz gerekiyor. Yüzünüzü silerken beze sudan başka herhangi bir madde (jel, krem, sabun vs) eklemenize gerek yok. Herhangi bir kimyasal olmadan cildi derinlemesine temizlemesi çok ilginç...
Ben ilk aldığımda defalarca denedim. Yüzüm yağlı olduğundan ancak özel yapım alkollü bir tonik ile derinlemesine temizlik yapabiliyordum. İstanbul sokaklarında gezdiğim günlerde, o tonikle sildiğimde pamuk kapkara oluyordu. Bu bezle yüzümü temizledikten sonra tonik ile sildiğimde ise pamuk bembeyaz kalıyordu. Birkaç denemeden sonra elimdeki toniği bitirdim ve bir daha da yüz temizleme için başka bir ürün kullanmadım. Benim gibi bu iki üründen memnun olan başkaları da varmış:

Bu ürünü kullanınca hem yüz temizleme malzemeleri için düzenli para harcamayı kestim hem de sürekli kullanımı mümkün olduğundan doğaya herhangi bir zararımın olmadığını bilmek de ayrıca güzel bir duygu...


Kısa yoldan makyajımı çıkarıp yüzümü temizledikten sonra yağlı olan cildimin hem toniğe hem de kreme ihtiyacı var. Ama küçük çocuğu olan bir anne o kadar vakti nereden bulsun? Ben de küçük bir araştırma yaptım ve şu sitede bir tonik tarifine rastladım: http://guneslibirgun.wordpress.com/2012/01/03/dogal-yuz-tonigi/
İçinde zararlı bir madde yoktu ve denemekle de bir şey kaybetmem diye düşünerek ben de evde kendime gülsuyu, maden suyu ve lavanta yağı ile bir tonik yaptım. Fısfıslı şişeye doldurdum. Ve gerçekten o kadar işe yaradı ki artık başka bir şey kullanmayı düşünmüyorum. Yukarıdaki resimde görülen şişenin yarısına gül suyu, yarısına gazı uçmuş maden suyu doldurup üzerine de 10 damla lavanta yağı ekliyorum. İyice çalkalayıp kullanıyorum. Lavanta yağının antiseptik ve antibakteriyel özelliği olduğundan, aknelere ve oluşmuş sivilcelere karşı da etkili. Ayrıca kurumuş dudaklarınıza sürerseniz göreceksiniz ki lavanta yağı çok iyi bir nemlendiricidir. Yüzüme, boynuma ve dekolteme sıkıyorum sabah akşam (ve hatta aklıma her estiğinde, her serinlemek istediğimde) ve ciddi faydasını gördüm. Yukarıda adresini verdiğim blogcuya (eğer olur da okursa) çok çok teşekkür ve hayır dua ediyorum :)

Bu arada hatırlatmak isterim: Fayda sağlayabilmek için kullanılan malzemelerin kaliteli olması çok önemli. Gül suyu olarak marketlerde satılanlardan kullanmıyorum. Gül suyunun vatanından gelmiş olmasına önem veriyorum. Yukarıdaki resimdeki şişe Bulgaristan'ın gül üretimi ile meşhur bir bölgesinden gelmişti. Isparta'da harika gül suları var hepimizin bildiği gibi. Ama aslında evde de gül suyu yapmak çok kolay, internette tarifini veren bir çok blog var. Maden suyunun da soda değil, gerçekten minarelli su olmasına dikkat ediyorum. Lavanta yağı olarak da Melvita marka organik olanlarından kullanıyorum. 

Son olarak: Eğer eşim gibi gül suyunun kokusunu sevmeyenlerdenseniz, bu karışımda gülsuyunun kokusunu pek de almadığınızı belirtmek isterim. Hiç gülsuyu kokusu almak istemiyorsanız, gül suyunun miktarını azaltabilirsiniz. Ya da gülsuyu yerine cilt sıkılaştırıcı işlevi görecek başka bir çiçeğin suyunu hazırlayabilirsiniz evde. Mesela papatya suyu olabilir belki?



Doğum sonrası ter kokusunu ancak karbonat ile geçirebildiğimi daha önce yazmıştım: http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2011/11/dogumdan-sonra-ter-kokusu-nasl-onlenir.html
Koltuk altıma da nemlendirici gül suyumu sıkıyorum, tuzluğumdan döktüğüm azıcık karbonat ile ovuyorum ve güzel kokması için de bir damla lavanta yağı sürüyorum. Parfüm kullanacaksanız ya da gömlek giyecekseniz lavanta yağını sürmeyebilirsiniz. Ama esansiyel yağlardan varsa elinizde, onlar uçucu olduğundan, gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz.

Bunu keşfettiğim günden sonra asla deodorant, deo-roll-on filan kullanmadım.
Ayrıca ayaklarıma da aynı işlemi uyguluyorum. Yalnız ayaklarıma su yerine, yağ sıkıp, sonra karbonatla ovmak daha iyi geliyor.


Küçük bebeği olan her anne ellerindeki kuruluktan şikayetçidir, çünkü eller bütün gün yıkanır durur. Cilt kuruluğu ile nasıl mücadele ettiğimi daha önce yazmıştım: http://sormabulmadunyasi.blogspot.com/2012/07/bebek-cildindeki-kzarklk-kuruluk-egzama.html
Ama eller için en kısa yol, öncelikle sabun cevizi sabunu kullanmak:

Soldaki normal sabun cevizi sabunu, sağdaki ise keçi sütlü olanı. Keçi sütlü olan, renginden de belli olacağı gibi anen kaymak gibi bir yumuşaklığa sahip ve o yumuşaklığı ellerinize de geçiriyor.

Ben bu sabunları şu siteden alıyorum: http://www.sabunagaci.com/urunlerimiz/#!prettyPhoto


Cildin nemli olması ile yağlı olması farklı kavramlardır. Mesela yüzünüz yağlı ama yine de nemsiz olabilir. Ya da tam tersi, cildinizdeki yağı iyice temizler ama üzerine nemlendirici sürerseniz, yağsız ama nemli bir cilde sahip olabilirsiniz. Fazla yağ gözenekleri tıkayıp, sivilcelenmeye sebep olduğu için pek istenen bir durum değildir. Ama yağsız cilt de çabuk kırışır. Dengesini bulmak lazım. Ben bu dengeyi şöyle buldum:
Cildimi sıvılarla nemlendirip,üzerine yağ sürerek, sıvıyı cilt içinde hapsetmek suretiyle nemli kalmasını sağlıyorum. Yukarıdaki gülsulu tonik de bunu yapıyor aslında. Ellerim (ve hatta hamileyken karnım) için de bu yöntemi kullanıyorum: Su ile yıkadığım cildimin üzerine yağ sürüyorum. Çoğunlukla kurulamıyorum ya da hafifçe kuruluyorum. Böylece yağ, suyu cildimin içine hapsetmiş oluyor. Cildim bu şekilde uzun süre nemli kalabiliyor.
Her seferinde farklı bir yağ deniyorum. Bu sefer sıra susam yağında, yani bildiğiniz tahin yağı :) Tahmin edebileceğiniz gibi ağır bir kokusu var ama iyi nemlendiriyor. Kayısı yağı gibi çok güzel kokan yağlar da mevcut. Lavanta yağı da iyi bir nemlendirici, özellikle kuru ve çatlak cilde iyi geliyor. 
Son olarak, eğer salatanızı limonlu seviyorsanız ellerinizi artan limonlarla ovabilirsiniz. 1-2 dakika yapış yapış bir his veriyor ama sonra o his de geçiyor. Hem elleri, hem de dirsekleri yumuşacık yapıyor limon kabuğu ile  ovmak.


http://www.dermokilal.com/
Bulgaristan'dan gelen gül kremi

Şu anda Akdeniz'de yaşıyorum. Yazın hava çok çok sıcak oluyor. O sıcakta krem sürüldüğünde yüz derisi, kremi, terle birlikte geri atıyor. O nedenle fazla krem sürmüyorum. Kendim krem aldığımda Babor'un organik ürünlerini kullanıyorum: http://www.baborkozmetik.com/baborganic.php
Ama geniş alanda satılmayan, butik üretimleri de çok severim. Bu ilgimi bilenler gittikleri yerlerden bana krem hediye getirirler. Yukarıdaki resimde şu anda evde olan kremlerim görülüyor.
Göz çevresinin derisi rahatlıkla fark edilebileceği gibi çok incedir. Bu nedenle göz çevresine, yüzünüze sürdüğünüz kremlerden sürerseniz ağır gelir. Göz çevresi kremi, yüzünüze sürdüğünüz kremden farklı, su bazlı, daha hafif bir krem olmalıdır. Bu nedenle göz kremim ile yüz kremim farklıdır. Boynuma da göz kremi sürerim genellikle, çünkü oradaki deri de aynen göz çevresi gibi ince ve yağsızdır. Dekolteme ise her türlü kremi sürüyorum, önemli olan oranın nemli kalması. Banyodan çıkarken zaten yağlanıp, yağın üzerine su döküp öyle çıkarım. Bu şekilde vücudum epey süre nemli kalabiliyor.
Göz kremleri pahalı olduğundan ve ben boynuma da kullandığımdan, yaz aylarında ise krem sürmem zaten mümkün olmadığından bazen aleo vera jeli kullanıyorum:


Buzdolabında saklıyorum ve serin serin sürüyorum, yaz sıcağında harika oluyor. Ayrıca güneşlendikten sonra gerilen cilde de çok iyi geliyor. Kızımın eline sıcak su döküldüğünde de denemiştim, yanıklara karşı da kesinlikle etkili. Ama ilk sürüşte yapış yapış bir dokusu var. Nasıl anlatsam, hani yumurtanın kabuğunun altında ince bir zar olur. Onu da soyarsanız elinize yapışır. İşte sanki cildinize öyle bir zar yapışmış hissi oluşuyor. 1-2 dakika içinde geçiyor o his ama hoşlanmayan da olabilir. İnce bir tabaka sürmeniz gerekiyor bu nedenle. Gerçi Akdeniz bölgesi aleo vera kaynıyor. Ben aklıma estikçe 1-2 yaprak koparıp, içindeki özütü de orama burama sürüyorum :) Evde de çok kolay yetişen bir bitki aleo vera, her zaman bir saksımda bulunur. Ama kendi evimdekini koparmaya kıyamıyorum pek:


Eğer sizin de kendinize, ailenize özel cilt bakım sırlarınız varsa, duymayı çok isterim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder