7 Kasım 2012 Çarşamba

Çocukla Eko-Turizm Mümkün Mü? Flora Akdeniz Bahçesi


Çocukla gidebileceğiniz en uygun tatil, doğanın koynunda geçirilen tatildir. Kısaca ve bol resimli anlatayım:

 

Flora Akdeniz Bahçesi,  Antalya'nın Beycik Köyü'nde yer alan bir eko-turizm merkezi. Burası Antik Likya yolu üzerinde, Tahtalı Dağı (Antik Olympos Dağı) eteklerinde ve denizden 450 metre yükseklikte, orman içinde; Antalya merkeze 70 km., Çıralı'ya 12 km (Çıralı Plajı'na araçla 20 dakika) uzaklıkta bulunuyor.

Misafirler, en üstteki fotoğrafta görülen sedir ağacından yapılmış kulübede konaklıyorlar. Kızım kulübenin önündeki verandada zaman geçirmeye bayıldı. Bir kez daha anladım ki ademoğlu kapalı alanda yaşamak üzere dizayn edilmemiş :) Kulübenin içinde minik bir banyo, iki adet tek kişilik yatak, bir dolap, bir tavla, 5-6 battaniye, bir soba ve aküye bağlı bir tek lamba var. Akü gün boyunca güneş enerjisi panellerine takılı kalarak şarj oluyor. Akşam da 2 saat kadar ışık veriyor. Sonrasında hala uyanık kalacak enerjiniz varsa yanınızda fener bulundurmanız gerekiyor (Ayrıca hava erken kararıyorsa, akşam yemeğinden sonra kulübeye gitmek için de fener gerekiyor). Biz Kasım ayında oradaydık. Hava gündüzleri çok sıcaktı ama akşamları sobamızı yaktık. Üzerimizde yorganlarımız ile çekirgelerin şarkıları eşliğinde uyuduk. Uyuması bazen 1 saati bulan kızım burada hem günün yorgunluğundan hem de elektrik olmaması nedeniyle hiçbir uyarıcı (ışık, TV vs) bulunmadığından iki kitap okuttuktan sonra beş dakika içinde derin uykuya dalıyordu. Gece tuvalete kaldırdığımda bile kucağımda uyumaya devam ediyordu (Not: Odaya girer girmez kontrol ettim: Çarşafın altında koruyucu alez var.). Köyde çocuk büyütmek, sanırım şehirde büyütmekten çok daha kolay:

Kulübemizin banyosu mis gibi beyaz sabun kokuyor.



Tek bir lamba ve sobanın ışığında yatmaya hazırlanıyoruz.

Bizi konuk eden çift ise kendilerine ait kulübede kalıyorlar. Ancak kulübenin yatak odası haricinde her yeri açık. Pişirdikleri yemekleri hep birlikte, onların evinde, onların masasında yiyorsunuz. İstediğiniz zaman evlerinde vakit geçirebiliyorsunuz. Çocuğunuz acıktığında atıştırmalık talep edebiliyorsunuz. Ama zor tarafı da var: Bir başkasının evindesiniz. Elbette çocuklu ailelere göre düzenlenmiş bir alan değil. Gözünüz her an çocuğun üzerinde olmalı. Bir an arkamı döndüm ve benim sakin kızım ev sahibinin hasır şapkasını parmağı ile delivermişti bile. Bu nedenle ev içinde tetikte durmakta fayda var. Ev sahiplerimiz ise çok zor bir iş yapıyorlar. Düşünsenize 24 saatinizi yabancı insanlarla burun buruna geçiriyorsunuz. Gerçekten çok zor...  Ev sahibimiz Ayşe Hanım'ın yemeklerini fotoğraflamayı akıl edemedim. Ama harika yemekler pişiriyor. Kızım hepsini sildi süpürdü. Yemek malzemeleri ya Cuma günü gidilen pazardan ya da bahçeden geliyor. Köyden gelen hediyeler de cabası... Sırf yemek yemek, kahvaltı etmek için bile uğranabilir mekana. Nitekim biz oradayken sadece meditasyon yapmaya ya da sadece yemek yemeye gelenler de oldu:

İşte yemeklerimizi yiyip, sohbet ederek vakit geçirdiğimiz, ev sahiplerimizin kulübesi

Ev sahibimizin evi. Kızım için oyuncaklar götürmüştüm, sağdaki koltukta görülüyor. Ev sahibimiz de ayrıca kitaplar verdi kızıma ki özellikle vücudun işleyişini anlatan çocuk kitabı Kontes'in çok ilgisini çekti... Ev içi oyuncakların yanı sıra akşam uyumadan önce okumak için kitap, resim yapması için Aquadoodle ve bahçede suyla toprakla oynaması için kova vs gibi oyuncaklar da götürdüm. Hepsi de çok işe yaradı, çünkü akşam elektirik olmadığından çocuğu bir şekilde oyalamak gerekiyor.

Köyden gelen hediyeleri tırtıklayan Kontes'in minik elleri :) İğde, tarhana, salça, erik kompostosu, pekmez vs.

Organik tarım yapıyorlar.

Kontes günün büyük bölümünü dışarıda geçirdi. 3 köpek, 4 kedi, onlarca değişik bitki barındıran bir bahçe ve geniş bir orman arazisi vardı :)


Evimizde de kedimiz olduğundan Kontes kedilerden çekinmiyor.
Bu köpeği sahiplendi Kontes Hanım. Askerlik arkadaşı gibi de poz vermiş :)



Ancak bu kadar yakalayabildim çekirgeyi. Örümcekler vs. Kontes hepsiyle dost zaten ...


İçinde yağmur suyu biriktirilen el arabası...

Nilüfer göleti...
 
Kontes, kendi boyundan uzun kaktüsleri inceliyor.

Çiçeklerin renklerinin güzelliğini yakalayamamışım. 2 metreden uzun ve mosmor, güzelliğini anlatamam...
Ormanlık arazide geziye çıktık Kontes'le baş başa.

Mantar avı yaptık.

Karınca yuvaları bulduk.

Burada ödediğiniz ücret tam pansiyon, ama dilerseniz çalışma karşılığı ücretsiz kalmak da mümkünmüş. Çocuklu aile için elbette mümkün olmaz. Ama toprakla uğraşmayı çok istiyorduk. Selahattin Bey bizi kırmadı, elimize bir çapa verip bakla ekmemize olanak sağladı. Ektiğimiz baklaları yemek de nasip olur umarım :)

Çapayı ben yapacak değildim herhalde? :)

Bir de altında oynadığımız gökyüzünü çektim, ama gece görünen yıldızları da çekmek isterdim:



Eğer böyle bir tatil size uygunsa, çocukla denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

Şehirde olamadığı kadar özgürdü kızım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder