Dün baştan aşağı kinayeli yazılmış bir yazıdaki kinaye vurgusunu veremeden, başarısız bir çeviri örneği verdim. Ama yılmadım, bugün de çeviri yapıyorum :)
Leo Babauta minimalist yaşam konusunda alanında çok ünlü bir blog yazarıdır. Anne babası ve eşi öğretmendir. Eşi işinden istifa etmiş ve şu anda 4 çocuklarına okulsuz eğitim vermektedirler. Benim de blogundaki yazıları severek takip ettiğim ve fikirlerini çok beğendiğim biridir. Aşağıdaki yazıyı da 10 Nisan 2012 tarihinde yayımlamıştı (çeviri hatalarım affola):
Bir ebeveyn olarak bana en çok sorulan soru okulsuz eğitim ile igili ve zaten bir ebeveyn olarak, diğer ebeveynlere okulsuz eğitimden daha fazla önerdiğim hiçbir şey de yok.
Okulsuz eğitim, diğer eğitim metotları ile karşılaştırıldığında çok daha fazla özgürlük sunan bir eğitim felsefesidir. Okulsuz eğitim çocukları, bildiğim her şeyden daha fazla, belirsiz ve hızla değişen bir gelecek için hazırlar. Eşim ve ben birkaç yıldır 4 çocuğumuzu da okulsuz eğitim sistemi ile yetiştiriyoruz.
Okulsuz eğitime gönülden inanmama rağmen bu konuda daha önce hiç yazmadım, çünkü bu konu ile ilgili tüm cevapları kesinlikle bilemiyorum. Hiç kimse de bilemez zaten.
Okulsuz eğitimin güzel tarafı zaten bu cevapları arama sürecidir. Eğer tüm cevapları bilen birisi olsaydı, bu arama süreci de olmazdı. Okulsuz eğitimi tercih eden ebeveyn ve çocuklara söyleyebileceğim tek şey, cevap arama sürecinin eğlencenin kendisi olduğudur.
Ama yine de kendimi zorlayarak bazı sorulara cevap vermeye çalışacağım: Okulsuz eğitim nedir? Neden okulsuz eğitim vermelisiniz? Bu konuda neler okumalısınız? Bugün bu konulardan konuşacağız.
Okulsuz eğitim nedir?
Öncelikle, ev okulunun bir çeşididir. Ama kurumsal eğitim ile karşılaştırma dışında bu soruya verilebilecek uygun bir cevap yoktur. Okulsuz eğitim vermenin sadece tek bir tür yolu yoktur ve okulsuz eğitim veren insanların çoğu bunu değişik nedenlerle ve değişik metotlarla yaparlar.
Yine de işte benim okulsuz eğitim tanımım (kurumsal okullarla karşılaştırmalı olarak):
- Okullarda belirli konularda dersler varken, okulsuz eğitimde yoktur.
- Okullarda öğretmenler ve okul yönetimi tarafından belirlenen hedefler varken, okulsuz eğitimde çocuk kendi hedefini kendisi belirler.
- Okullarda bilgi öğretmenden öğrenciye doğru verilirken, okulsuz eğitimde öğrenci kendisi öğrenmektedir.
- Okullarda öğretim bir takım kitaplar ve materyallerle yapılırken, okulsuz eğitimde her türlü yolla öğrenmek mümkündür: araştırmaları sonucu buldukları kitaplar, internetteki bilgiler, kardeşler veya anne-baba, açık hava gezileri, müzeler, öğrenmek istedikleri konuda uzman olan kişiler ve diğer tüm kaynaklar.
- Okul yapılandırılmıştır ama okulsuz eğitim caz müziği gibidir. Doğaçlama olarak gelişir ve öğrenci değiştikçe, o da değişir.
- Okulda öğrenciler yönergeleri izlemeyi öğrenirler, okulsuz eğitim öğrencileri ise kendileri için düşünmeyi ve kendi kararlarını vermeyi öğrenirler.
- Okullarda öğrenciler, yöneticilerin belirlediği tempoda öğrenmek zorundadırlar; okulsuz eğitimde ise öğrenci kendi hızında öğrenebilir.
- Okulda öğrenme belirli zamanlarda ve sınıfta gerçekleşirken okulsuz eğitimde öğrenme her an gerçekleşir ve öğrenme fiili ile günlük yaşam arasında bir bölünmüşlük yoktur. (çevirenin notu: Yani "Sabah 9, öğleden sonra 3 arasında öğrenilir ve sadece sınıf içinde, sırada oturularak öğrenilir" denmez. Gece yarısı mide bulantısı ile uyanan çocuk midesinin yerini ya da annesine çamaşır asmakta yardım eden bir çocuk "nemli" kelimesinin anlamını öğrenebilir.)
Burada hemen bir konuyu vurgulamak istiyorum: Okulsuz eğitimde, hayatın kendisi okuldur. "Okula gitmek" diye bir kavram yoktur... Her an bir şeyler öğrenilir.
Okulsuz eğitimde öğrenciler, sizin benim gibi, yetişkinlerin öğrendikleri şekilde öğrenirler: ilgileri olan şeye yönelirler, kendi kendilerine nasıl öğrenebileceklerini bulurlar, kendileri değiştikçe bulacakları metot da değişir, bulabildikleri tüm kaynakları ve öğrenme materyallerini kullanırlar, merak hissi ile harekete geçerler ve merak ettikleri hususa ilişkin uygulamalar yaparlar. Yani bir kişinin onlara bu hususun önemli olduğunu söylemesi gerekmez.
Bu öğrenme şekli serbest çalışan bir yazar, bir girişimci ve bir ebeveyn olarak benim de öğrenme şeklimdir. Ve çocuklarımız yetişkin olduklarında, onlar da böyle öğrenecekler. Neden onların şu anda da böyle öğrenmelerine izin vermeyelim?
Neden Okulsuz Eğitim?
Haydi okulun ne işe yaradığını düşünelim: Çocukları gelecekteki mesleklerine (ve hayata) hazırlar, ki bu gelecek bir 10 yıl veya daha da fazla uzaktadır. Şimdi bir on yıl ve hatta daha da uzun bir süre sonraki geleceği düşünelim: kaçımız 13 sene sonra hayatın bugünkü gibi olacağını düşündü? Dünya üzerindeki ekonomik durgunluğu, değişen iş piyasasını (çevirenin notu: benim zamanımda arkadaşlarımın çoğu işletme ve iktisat okudu ve şu anda okudukları bölüm ile ilgisiz işler yapıyorlar. Hakeza uluslararası ilişkiler okuyup, kendisine uygun iş bulamayan çok insan tanıdım. Yakın gelecekte artan hukuk fakülteleri nedeni ile avukatlığın da cazip bir meslek olmaktan çıkacağını düşünüyorum.), ya da akıllı telefonlar, iPad, elektronik kitap okuyucuları gibi teknolojik aygıtların bu kadar yaygın kullanılacağını öngörebilir miydik? Ve bu sadece bir başlangıç.
Çocuklarımızın geleceğinin nasıl olacağını tahmin bile edemiyorken, onların geleceğe hazırlanmak için neler öğrenmeleri gerektiğini bugünden nasıl bilebiliriz? Aslında biz onları yarının mesleklerine değil, bugünün mesleklerine hazırlıyoruz. Okul çocuklara, gelecekte hiç de ihtiyaç duymayacakları bir takım bilgiler ve beceriler öğretir.
Okulsuz eğitim ise farklı bir yaklaşım getiriyor: çocuklar kendi kendilerine öğrenmeyi, kendilerine öğretmeyi öğrenebilirler. Eğer kendine kendine öğrenmeyi ve kendine öğretmeyi bilebiliyorsan, işte o zaman geleceğe hazırlıklısın demektir. Eğer gelecekte bildiğimiz şeyler geçersizleşirse, kendine kendine öğrenmeyi öğrenmiş olan kişi, gelecekte kullanımda olan her ne ise onu öğrenmeye hazır olacaktır. Sadece bir öğretmenden öğrenmeye alışmış kişi ise kendisine öğretmesi için bir öğretmen arayacaktır (çevirenin notu: Türkiye'nin her yerinde pıtrak gibi açılan kurslara hiç anlam veremezdim. Bu cümleyi okuduktan sonra kafamda bir ampul yandı.).
Okulsuz eğitimi tercih etmek için diğer nedenler:
- Okulsuz eğitim, girişimcilerin öğrenme yöntemidir. Okullarda çocuklar talimatları takip etmek üzere eğitilirler, tıpkı iyi çalışanlar (işçiler, memurlar vs) gibi. Girişimciler ise ne öğrenmeleri gerektiği konusunda sorumluluklarını yüklenirler ve kendi kararlarını kendileri verirler ve bilinmeyen sularda gezerler. Okulsuz eğitim çocukları robot olmak yerine girişimci olmaya hazırlar.
- Okulsuz eğitim çok daha doğaldır. Kitlesel okul sistemi çok modern bir buluştur (çevirenin notu: 190 yıllık bir geçmişi vardır. Yani Türkiye'de dedelerimizin dedesi, bizim bildiğimiz anlamda okullarda okumamışlardır.). Dolayısıyla modern okul sistemi, insanlık tarihindeki öğrenme yöntemi değildir, ki bunlar gibi insanlar da modern okul sisteminden çıkmamştır: Leonardo DaVinci, Leo Tolstoy, Amedeus Mozart, Albert Einstein ve Benjamin Franklin.
- Okulsuz eğitim daha özgürdür. Okul yapısı, kararların kendileri adına alınmasını seven insanlar için uygundur. Ama eğer siz kendi kararlarınızı kendiniz vermek istiyorsanız ve güncel ihtiyaçlarınızı karşılayacak şeylerle ilgileniyorsanız, daha fazla özgürlük talebiniz olacaktır.
- Bizler de çocuklar ile birlikte öğreniriz. Çocuklar okulda iken ebeveynler öğrenme sürecinin dışında kalırlar ve çocuklarının eğitiminin sorumluluğunu öğretmenlerin almasını isterler. Ama okulsuz eğitimde siz de çocuğunuzla birlikte öğrenirsiniz (çevirenin notu: Şahsen okulsuz eğitimde benim en zevk aldım bölüm burası :)). Öğrendiğim en önemli şey de öğrenmeyi öğrenmek. Her çocuk için, öğrenmenin en iyi yolunun ne olduğunu, insanların nasıl öğrendiğini birlikte öğreniyoruz.
- Öğrenmek sınırsızdır, sonsuzdur. Okullarda öğrenme sınıflar ve ev ödevleri ile sınırlandırılmıştır. Sonrasında çocuklar öğrenmeyi durdurabileceklerini, oyun oynamaya gidebileceklerini ve gerçek hayata karışabileceklerini düşünürler. Sanki öğrenmek sıkıcıymış ve sanki bunu sadece zorunda oldukları için yapıyorlarmış gibi... Ama okulsuz eğitim öğrencileri, öğrenmenin gün boyu, her gün ve ne yaparsanız yapın gerçekleşebileceğini bilirler. Eğer bir okul kitabı okumuyorsanız, bu öğrenmemekte olduğunuz anlamına mı gelir? Oyun oynarken, bir kır yürüyüşü yaparken ya da yabancılarla konuşurken bir şeyler öğreniyor olamaz mısınız? Peki ya akşam yemeği pişirirken, bozuk bir musluğu tamir ederken ya da kumdan kale yaparken bir şeyler öğrenmeye ne dersiniz? Bilgi her yerdedir ve öğrenmek eğlencelidir! Bu da okulsuz eğitimin bize öğrettiği temel şeydir.
Okulsuz eğitimi tercih etmek için daha başka nedenler de vardır elbette ve herkes kendi nedenlerini bulacaktır. Bunlar sadece benim okulsuz eğitimi tercih nedenlerimden bazıları.
Okulsuz Eğitim Nasıl Verilir?
İşte bu da işin zor kısmı, çünkü bunu yapmak için tek ve doğru bir yol yok. Ve okulsuz eğitime başlamak isteyen ebeveynler her zaman ama her zaman, bunu nasıl yapacaklarını bilmek istiyorlar. Biz bunu yaptık ve dürüstçe söylemek gerekirse hala cevabı bulmaya çalışıyoruz.
Neden bu sorunun cevabı yok? Çünkü her çocuk farklıdır. Herkesin değişik ihtiyaçları, ilgi alanları, yetenekleri, hedefleri ve ortamı vardır. Eğer insanlar size hayatınızı yaşamanız, mesleğinizi yapmanız için sadece tek bir yolunuz olduğunu söyleselerdi? Bundan kesinlikle nefret ederdiniz, çünkü bu özgürlüğünüzü ve aynı zamanda işin bütün neşesini de elinizden alır.
Okulsuz eğitimin nasıl olacağını anlatmak, bu konudaki tüm özgürlüğünüzü ve bu işten alacağınız zevki yok etmek olur. Bu konudaki sorular, konunun bizatihi kendisidir ve bulduğunuz cevaplar da işin eğlenceli kısmıdır.
Ama yine de başlangıç için size fikir vermesi ve sizin konuya yaklaşımınızı şekillendirebilmeniz adına bizim okulsuz eğitimi nasıl verdiğimize ilişkin bazı fikirler vereceğim:
- Üniversite heveslisi. Bizim 16 yaşındaki oğlumuz üniversiteye gitmek istediğine karar verdi. Şu anda kendi kendine SAT sınavına hazırlanıyor (çevirenin notu: bizim üniversite giriş sınavlarımıza denk bir sınav). İnternet üzerinden ücretsiz üniversiteye hazırlık kursu alıyor ve seçtiği konular üzerinde üniversite tarzı "essay"ler yazmaya çalışıyor (çevirenin notu: Amerikan üniversitelerinde sınav yerine not vermek için kullanılan yazılı ödevlere "essay" deniyor.). Ayrıca programlama ve 3 boyutlu (3D) animasyon gibi ilgisini çeken konuları kendi kendisine öğreniyor ve gitar çalıyor.
- Origami ustası. 13 yaşındaki kızımız matematiği iyi olsun istiyor. Bu nedenle Khan Academy'den matematik kursu alıyor. Ayrıca origami yapıyor ve bilezik örüyor ve gençlik romanları ile çizgi romanlar okuyor ve piyano çalıyor, parka gidip basketbol oynuyor ve yemek pişirmeyi öğrenmeyi seviyor.
- Kurtlar ve sihirbazlar. 8 yaşındaki oğlumuz kurtlar hakkında okumayı seviyor ve sık sık bir kurtmuş gibi davranıyor. Ayrıca bazen bir sihirbaz veya kurt adam oluyor. Oyun oynamayı ve bizimle kitap okumayı ve hikayeler uydurmayı ve resim çizmeyi seviyor. Matematikte oldukça iyi ama biz onunla pek de fazla matematik çalışmıyoruz.
- Kaleler ve restoranlar. 6 yaşındaki kızımız kendisine kitap okunulmasını seviyor. Henüz kendisi okuyamıyor olsa da oyun yoluyla ve bizimle birlikte kitap okuyarak, okumayı öğreniyor. Matematikten hoşlanmıyor ama oyun oynarken matematik de yapıyoruz. Kaleler ve sanat eserleri yapıyor ve açık havada oynamayı ve bir restoran ya da mağaza sahibi gibi davranmayı seviyor.
- Soruların gücü. Çocuklar bir soru sorduğunda, bu bir şeyi öğrenmek için fırsat anlamına gelir (çevirenin notu: Benim de öğretmek için seçtiğim yöntem bu. Özellikle küçük yaş çocuklarının beyninin neye açık olduğunu kestirmek zor. Kızım soru sormadıkça hiçbir bilgi vermiyorum. Eğer soru sorarsa, çok seviniyorum. Çünkü o soru ile birlikte hem o konuda öğrenmeye beyninin hazır olduğunu anlıyorum hem de karşılık sorular ile o konuda, o güne kadar, ben fark etmeden neler öğrenmiş olduğunu anlıyorum. Mesela kızıma harfler konusunda hiçbir eğitim vermemiş olmama rağmen, bir gün şak diye 3 harfli kelimeleri okumaya başladı ve şimdi sürekli harfleri soruyor ve yan yana gelirlerse nasıl bir ses oluşturacaklarını anlamaya çalışıyor.). Çocukların sorusuna cevap bulmak için birlikte araştırma yapıyoruz ya da o konuda bir kitap bulmak için kütüphaneye gidiyoruz.
- Tanıdığınız insanlar inanılmaz birer bilgi kaynağıdır. Eğer çocuğunuz aşçı olmak istiyorsa kendisi aşçı olan veya bir restoran sahibi olan bir tanıdığınıza götürebilirsiniz. Eğer çocuğunuz bir iPhone oyunu yaratmak istiyorsa, onu programcı biri ile tanıştırabilirsiniz. Eğer çocuğunuz bilime meraklı ise onu deniz biyoloğu bir tanıdığınızla görüştürebilirsiniz vs vs. Çocuğunuzu, ihtiyacını karşılayacak insanlarla irtibata geçirin. (çevirenin notu: Ben fazladan kızımın el becerileri de olsun istiyorum. Bende yok maalesef. Bu nedenle dikiş, bahçecilik vs gibi alanlarda bu konuları bilenlerden, kızıma da öğretmeleri için ricada bulunuyorum.)
- Oyunlar en iyi arkadaşınızdır. Her tür oyunu oynayın. Oyun esnasında neyi öğrendiklerini kafanıza takmayın. Oyun oynarken eğlenecekler ve bu sırada hayatın ve dolayısıyla öğrenmenin de oyun olabileceğinin farkına varacaklar.
- Eğlenceli projeler. Sanat ve bilim projeleri üzerinde çalışmak çok eğlenceli olabilir.
- İlgi takibi: Eğer çocuk bir şeyle ya da konuyla ilgileniyorsa, çocuğa onunla nasıl oynanabileceğini veya nasıl o konuda daha fazla bilgi edinebileceğini göster.
- Okuldan arındırma (deschool). Eğer okulsuz eğitimde yeniyseniz ve çocuk bir süre okula gittiyse, bir süre için okuldan arındırma yapmak iyi olabilir. Yani bir süre için (birkaç ay veya hafta) eğitim ve öğretimi rafa kaldırın. Böylece çocuğun ve tabii sizin de kurumsal okul zihniyetinden uzaklaşmanız mümkün olabilir, ki aslında bu çok zor bir süreçtir, çünkü okul terimleri ile düşünmek üzere eğitilmişizdir. Üretici öğretmen ve öğrenciler olmamız gerektiğini ve okulun belirli bir şekilde olması gerektiğini ve eğer çocuklar bir etkinlikten bir şeyler öğrenmiyorlarsa, o etkinliğin değersiz olduğunu düşünürüz. Bu tür düşüncelerin hepsi saçmalıktır elbette. Bu zihniyetten çıkabilmek için kendinize ve çocuğunuza biraz zaman tanıyın.
- Onlara gösterin, içindekileri açığa çıkarın. Çocuklara çeşitli uyaranlar vermeyi öğrenin. Evin her tarafında kitaplar ve dergiler bulunsun, ilginç şeyler hakkında gösteriler izleyin, masa oyunları oynayın (çevirenin notu: domino, tavla, satranç, monopoly, scrabble, tombala, dama vs), sokağa çıkın ve şehrinizi tanıyın (çevirenin notu: değişik yerler görün), değişik insanlarla tanışın (çevirenin notu: ve onlarla sohbet edin), internette birlikte sörf yapın ve yeni şeyler keşfedin. Bu tür bir teşhir, çocukların yeni ilgi alanları keşfetmelerine yardımcı olur. İlk başta ilgilenmiyormuş gibi dursalar bile (çevirenin notu: kızım heyecanlarını belli edebilen bir çocuk değil. İlk kez yaptığımız her şeye tepkisiz kalıyor. Ancak ikinci defa isterse ya da kendisi geliştirerek bize geri satarsa, ancak o zaman ilgisini çektiğini anlayabiliyoruz.), bu tür teşhirler kendi kendilerine yeni şeyler keşfetmelerine olanak sağlar.
- Vakti geldiğinde öğrenin. En önemli şey, sizin için neyin işe yaradığını bulmanızdır. Değişik şeyler deneyin. Oynayın. Ellerinizle bir şeyler yapın. Dışarı çıkın ve bir şeyler yapın, insanlarla tanışın, yeni şeyler öğrenmenin keyfine varın. Eğlence, her zaman eğlence, eğlenceli olmadığı sürece asla ağır iş yok, hiçbir zaman zorlamayın, her zaman çocuğun size yaklaşmasını bekleyin.
- Sabırlı olun. "Sonuçları" hemen göremezsiniz (çevirenin notu: Kızımdaki sonuçları ancak 3 sene sonra görmeye başladım. Herkes Montessori aktiviteleri vs yaparken biz boş boş gezip dolaşıyorduk. Ama an itibariyle kızımın hiçbir alanda geride kalmayıp bilakis farklı ilgi alanlarında yaşıtlarından daha önde gittiğini görüyorum. Bu nedenle, okulsuz eğitimi önermeye de ancak şimdi cesaret edebiliyorum.). Çocuğunuz öğrenmenin eğlenceli olduğunu, her zaman ve çok çeşitli yollarla öğrenmenin mümkün olduğunu öğrendikçe, çocuğunuzda zamanla değişikler olacaktır. Ayrıca çocuğunuzun çalışmak ya da okumak istememesi gibi nedenlerle sinirlenebilirsiniz. Ama bunun yerine çocuğunuzun müzik yapmasına, taklit oyunları oynamasına, çizgi roman okumasına ya da dışarıda oynamasına izin verin.
- Güven duymak önemlidir. İlk başlarda bu biraz zor oluyor (biz hala öğreniyoruz), ama çocukların çok az bir yol göstericilik ile kendi kendilerine öğrenebileceklerine ve eğer bir şeyle ilgileniyorlarsa o konuyu öğreneceklerine inanmak önemlidir. Hepimiz çocukların kendi kendilerine öğrenemeyeceklerini düşünüyoruz, ama öğrenebiliyorlar (çevirenin notu: Hala kızımın benim öğretmediğim bir şeyi öğrendiğini gördüğümde çok şaşırıyor ve heyecanlanıyorum. Şaşırmam hala onun kendi kendine öğrenebildiğine tam da inanmamış olduğumu gösteriyor sanırım. Heyecanlanmam ise okulsuz eğitimin gerçekten de bizim için doğru yol olduğunu bir kez daha görmemden kaynaklanıyor.).
Siz yanlış bir fikre kapılmadan evvel şunu belirtmeliyim ki okulsuz eğitimin gerektirdiği çoğu şeyi eşim Eva yapıyor ve benden de daha iyi yapıyor (kendisi kabul etmese de Eva bu konuda gerçekten harika). Bu konuyla ilgili benden çok daha fazla kitap ve internet yazısı okudu ve okulsuz eğitimin gerektirdiği işlerin çoğunluğunu o yapıyor (elbette ben de elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum). Aynı zamanda okulsuz eğitim konusunda bize ilham veren ve kendisi de tanıdığım en müthiş okulsuz eğitim veren annelerden olan kız kardeşim Kat'i de belirtmeliyim.
Konu İle İlgili Okuma Kaynakları
Bu kesin bir rehber değildir. Böylesi bir rehber yazabilmek için yeterli deneyimim ve bilgim yok. Ama başlangıç için yol gösterici olması için bazı kitaplar ve internet sayfası adresleri:
(çevirenin notu: Ben çocuğumu bu kadar çok ekran karşısında bırakmak istemem sanırım. İnsan ilişkilerinin de öğrenimde önemli rolü olduğunu düşünüyorum. Bilge ve bilgisini verebilen insanlar benim hayatımda önemli yer tutuyor, kızımın da severek danışacağı öğretmenleri olsun isterim.)
Kaynak: http://zenhabits.net/unschool/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder