Bir diğer çocuklu gezi alanı Waterloo Bridge ile Westminister Bridge arasında kalan bölge olabilir. Bu bölgede gezmeye ilk olarak Parliament Meydanı'nın hemen karşısındaki dönme dolaptan başlayabilirsiniz. Bu dönme dolabın resmi adı: British Airways London Eye. Yükseklik korkunuz yoksa, dönme dolap tüm Londra'yı ayaklarınızın altına serecektir. Tam 135 metre yükseğe çıkarak etrafı seyredebilirsiniz. Dönme dolabın bir turu yarım saat sürüyor ve içerisine toplam 800 yolcu alabiliyor. Bu durumda dönme dolabın bilet kuyruğunun bir hayli uzun olduğunu söylememe gerek var mı? En iyisi bir gece önceden online bilet alın ve bu uzun kuyrukta sıra beklemekten kurtulun. Sıra yoktur ümidi ile gider de sırada beklemekten sıkılırsanız, kişi başı 30 paundu gözden çıkarıp hızlı geçiş (fast track) sırasını da kullanabilirsiniz. Böylece hem bilet alma kuyruğunda hem de dönme dolaba binme kuyruğunda ön sırayı alabilirsiniz.
135 m. yükseklikten Westminster Abby ve Big Ben |
Kızım heyecanla aşağıdaki atlı karıncayı inceliyor :) |
Dönme dolabın bir dolabı işte bu büyüklükte... |
Dev Akvaryum'un bulunduğu binanın üstten görünüşü.... |
Westminster Köprüsü üzerinden London Eye manzarası. Sağ tarafta bulunan bina ise Dev Akvaryum... |
London Eye'ın hemen yanında London Sealife Aquarium bulunuyor. Orayı görmeye de fırsatımız olmadı ama İstanbul'daki akvaryumda kızımın ne kadar eğlendiğini düşününce, eğer vaktim olsaydı muhakkak gitmek isterdim.
Westminster Köprüsü üzerinden nehrin diğer yakasına geçtiğinizde ise şehrin en etkileyici yapısı olan Parlamento Binasını görebilirsiniz: Palace of Westminister (Houses of Parliament). Bizdeki TBMM binasına karşılık gelen bu bina, bizimkinin aksine tarihi bir binadır ve Gotik kuleleri bile vardır. Binanın içinde sadece Avam Kamarası ile Lordlar Kamarası halka açıkmış. Büyük çocuklar için demokrasinin ne demek olduğunu göstermek adına salı ve perşembe günleri öğleden sonraları, Başkbakan'ın soruları cevapladığı Question Time'ı izlemek çok eğitici olabilir; aklımızın bir köşesinde bulunsun.
Bir de denk getirip de göremediğim ama çocuklar için ilginç olabileceğini tahmin ettiğim Nöbet Değişimi var: Bu tören yazları her gün, kışları ise günaşırı düzenleniyormuş. 11.15'te St. James Palace'taki Eski Muhafız yerinden ayrılıp, Mall Bulvarı üzerinden yürüyerek Buckingham Saray'nın Eski Muhafızlarıyla buluşup 11.30'da gelecek olan Yeni Muhafızı bekliyormuş. Yeni Muhafız ise bandoyla birlikte Wellington Barracks'tan (St. James's Park'ın bitişiğinden, Birdcage Walk üzerinden) geliyormuş. Anahtar değişimi yarım saat sürüyormuş ve bu sırada bando da popüler müzikler çalıyormuş. İzlemesi zevkli olabilirdi...
Neyse, görmediklerimizden değil, görebildiklerimizden bahsetmeye devam edelim :)
Parlamento Binası'nın yakınlarında görülmesi gereken iki önemli yapı daha var: Westminister Abbey ve Big Ben Saat Kulesi. Her iki yapı da Londra denince akla ilk gelen yapılardır. Big Ben saat kulesinin çanı tam 13,5 ton ağırlığındadır. Bu çan her saat başında çalmaktadır. Bu saat kulesine turlarla çıkmak mümkün. Westminister Abby ise taç giyme törenlerinin düzenlendiği (bu sene Oscar alan The King's Speech filmindeki ilgili sahneyi gözünüzün önüne getirin), kraliyet mozolesine ev sahipliği yapan bir ulusal mabet. Burada ayrıca ülkenin önde gelen devlet ve bilim adamlarının, edebiyatçılarının ve müzisyenlerinin mezarları da bulunuyor. Buraya giriş ücretli ve turlar da saat 10'dan sonra başlıyor. Kızımın sıkılacağını düşündüğümüz için her iki binaya da dışarıdan bakmakla yetinip gezimize devam ettik... (Buralarda çekilmiş fotoğraflarımızı koymuyorum çünkü kapısında, bacasında çekilmiş fotoğraflar yapıların görkemini ifade etmekten çok uzak oluyor.)
Bir diğer yürüyüş güzergahı ise City of London bölgesidir. Burası Londra iş dünyasının merkezidir. Haftanın 5 günü 300.000'i aşkın çalışan bu bölgeye geliyormuş. Bu çalışan kesim ve 17.00-18.00 gibi evlerine döndüğünde geride sadece 6.000 nüfus kalıyormuş. Bu açıdan, bu bölgeyi Eminönüne benzetebiliriz sanırım. Bu benzetmeden hareketle, orta çağdan bu yana meyve, sebze ve kümes hayvanı satılan Leadenhall Market için de bir Mısır Çarşısı benzetmesi yapmak yanlış olmayacaktır :) Ne var ki, ben orayı da göremedim; oysa kızım için değişik bir mekan olabilirdi... Bu bölgeyi gezecekseniz iş çıkışı insanların pub'ları doldurduğu saatlerde oluşan neşeli kalabalığı görün derim.
Kızım için ilginç olacağını düşündüğüm halde gidemediğim ve "bir dahaki sefere" diye not ettiğim yerlerden biri de bölgedeki Londra Kulesi (giriş ücretli). Ki bence buraya Londra Kalesi demek daha uygun olacaktır. Burası da yılda iki milyondan fazla ziyaretçi ağırlayan kalabalık mekanlardan bir tanesi, dolayısıyla erken saatlerde gitmek uygun oluyormuş. Bu kalede Yeoman Warder denen 41 adet nöbetçi bulunuyormuş. Bu nöbetçiler, Tudor kostümleri giyerek ziyaretçiler için eğlenceli bilgiler verdikleri ücretsiz turlar düzenliyorlarmış. Bu kalenin bir diğer bilinen yönü ise kuzgunları...Kuzgunlar kaleyi terk ederse hem kalenin hem de İngiltere'nin çökeceğine inanıldığından bu kuzgunlar hem iyi bakılmakta hem de uçup gitmesinler diye kanat uçları kesilmekteymiş. Bu hayvancıkları görmek ister miydim, pek de emin değilim aslında... Ama kulenin üzerindeki Kule Köprüsü'ne çıkmak isterdim. Manzara kızım için de ilginç olurdu sanırım...
Küçük çocuklar için uygun olmayan ama büyük çocukların ilgisini çekecek bir başka mekan da Londra Kulesi yakınlarındaki Londra Köprüsü. Köprünün South End ayağının altındaki mahzenlerde bir korku müzesi varmış: London Dungeon (giriş ücretli). Bu müzede bal mumu heykellerle işkence sahneleri gösteriliyormuş. Kaynar suyla veya ateşle yakarak ya da asarak idam ve kollardan-bacaklardan çekerek işkence gibi eski İngiliz gelenekleri, insanlığın hangi noktalardan nerelere geldiğine ilişkin ciddi bir görerek öğrenme ve düşünme aracı olabilir.
Bir diğer ürkütücü ama eğlenceli ve "Londra'dan görmeden dönülmez" yerlerden biri Madame Tussaud's (giriş ücretli). Burada pek çok alanda ünlü olmuş kişilerin bal mumu heykelleri sergileniyor. Siz de benim gibi "Bal mumu heykel görmeye gidilir mi allasen!" diyenlerdenseniz, bir şans verin derim. O kadar gerçekçi yapmışlar ki gözlerinize inanamıyorsunuz. Kızım heykelleri ilk gördüğünde ürktü biraz :) Ama sonrasında çok eğlendi, hepsini tek tek ellemek istedi. Biz de en çok heykellerin yapılışını gösteren bölümde ve Londra taksileri biçiminde yapılmış trenlerle gezdirdikleri tünelde eğlendik. Bir de "Chamber of Horrors" dedikleri bir korku tüneli var ki, küçük çocukları sokmuyorlar. Zaten ben de korku filmlerinden filan hiç hoşlanmam, kızım olmasaydı da girmezdim sanırım :) Ama ergenlik dönemindeki gençler için oldukça eğlenceli olabilir. Madame Tussauds'a giriş ücretli ve önünde inanılmaz bir kuyruk oluyor. Bu nedenle biletlerinizi gitmeden internet üzerinden satın almanızı tavsiye ediyorum. Sonra bana hayır dua edeceksiniz :) İnternetten bilet alanları farklı bir kapıdan alıyorlar ve kuyruğu bir anda arkada bırakmış oluyorsunuz. Yalnız bilet rezervasyonu yaparken kullandığınız kredi kartınızı ve rezervasyon sonunda size verilen "ID" numarasını yanınıza almayı unutmayın. Biz ID numaramızı almayı unutmuştuk, kapıdaki görevli bir hayli yardımcı oldu, numaramızı buldu ama işte boşuna vakit kaybı. Biz ettik, siz etmeyin :) Bir de internetten bilet alırsanız kombine bilet fırsatlarını da kaçırmayın. Çok daha ekonomik oluyor. Hatta aile indiriminden bile faydalanabilirsiniz. Madame Tussauds ile birlikte London Eye ya da London Planetarium (giriş ücretli) bileti de alabilirsiniz.
Online biletimiz olduğu için bu kuyrukta beklemek zorunda olmadığımızı henüz anlayamadığımız ve kısa süreli bir şok geçirdiğimiz an :) |
Burun kıvırdığım heykellerin arasında en sevdiğim aktrisi görünce fotoğraf çektirmeden duramayan ben :) Ön yargının gözü kör olsun... |
Kızım çizgi film izleyecek yaşa geldiğinde ona izlettireceğim ilk çizgi film Shrek olacak. |
Müzedeki tek ünlü Türk... |
Bir sonraki yazımızda da biraz alışveriş yapıp bir-iki müze gezerek gezimizi noktalarız umuyorum :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder