Kızımın ek gıdaya geçtikten sonraki beslenme düzenini şurada yazmıştım:
1 yaşına kadarki kahvaltı alışkanlıklarını da şu yazımda yazmıştım:
1 yaşından sonra gün içindeki emme sıklığı çok azaldı Hatta 1 yaş civarında günde sadece bir kere ve 5 dakika kadar emiyordu. Bu nedenle de katı gıdaya çok daha fazla ağırlık ve önem vermeye başladım.
1-2 yaş aralığındaki beslenme düzeni şöyleydi:
07.00 | Kalkış ve beslenme (meme) |
Uyanır uyanmaz emdiği için uyandıktan 1 saat kadar sonra kahvaltı ediyor. | |
08.00 | Kahvaltı |
Her öğün ortalama 1 saati bulabiliyor. | |
11.00 | Ara öğün: Meyve ya da kuru yemiş |
12.30 | Öğlen yemeği: Etli, sebzeli, baklagilli yemek |
Öğle uykusu | |
16.00 | Ara öğün: Meyve ya da kuru yemiş |
18.00 | Akşam yemeği: Öğlen yemediği besin grubu her neyse onu tamamlamaya çalışıyorum. Biz ne yiyorsak, aynısından ikram ediyorum |
Çoğu zaman akşam yemeği yemek istemiyordu. O zaman yoğurt/kefir ve/veya meyve, kuru yemiş-kuru meyve veriyordum. | |
19.30 | Uyku öncesi: Anne sütü |
8 aylıktan sonra akşam uykusuna yattıktan sonra hiçbir şekilde gece beslemedim. |
Yani normal bir günde 1-2 yaş arasında topla 5 öğün yemek yiyordu.
Ancak canı istemezse asla yemesi için zorlamadım.
Bir akşam bir kase kuru yemiş yiyip yatıyordu. Başka bir akşam tam 6 tane mandalina yiyip yatmıştı ki meyve asidi midesine zarar verir mi diye çok korkmuştum. Bazen de akşam yemeği olarak sadece yoğurt yiyor veya kefir içiyordu. Gelişiminde ya da sağlığında hiçbir sorun yaratmadı bu durum.
Tabii bu düzene birden bire değil zaman içerisinde yavaş yavaş geçti.
2 yaşından sonra: 4 öğüne indi. Kahvaltıdan sonraki ara öğünü talep etmedi. Yani 3 ana, 1 ara öğün.
3 yaşından sonra: Ben kendi irademle 3 öğüne indirmeye çalışıyorum, yani 2 ana bir ara öğün. Geç kahvaltı ettirip (uyanır uyanmaz emiyor hala), ara öğün kadar hafif bir öğlen yemeği yediriyorum. 15.00-16.00 arasında bir ara öğün daha yapıyor. Akşam da 18.00-19.00 arasında akşam yemeğini yiyip, yatmadan önce de sadece meyve yiyor. Ben günde 2 ana öğünün bir yetişkin için yeterli olduğunu düşünüyorum. Kızımın beslenme alışkanlığını da buna uydurmaya çalışıyorum.
Prensip olarak acıkmadan yemek yenilmemesi taraftarıyım. Dolayısıyla kızıma da acıkmadan yemek vermedim. 2 saatte bir acıkacağını öngörerek yemek teklif ettim ama eğer kabul etmezse ısrarcı olmadım, yemek saatleri konusunda kuralcı da olmadım. Yemediği zaman, yarım saat bir saat sonra tekrar teklif ettim. Eğer aç olduğunu düşünüyorsam ve yine de yemiyorsa, yemeği beğenmediğini düşünerek başka bir şey teklif ettim. Pişen yemeği yemesi konusunda da ısrarcı olmadım. Zaten çocuklar bugün severek yedikleri bir şeyi yarın yemeyebiliyorlar, ya da hiç ağızlarına sürmedikleri bir şeyi birden bire yalana yalana yemeye başlayabiliyorlar. Yani kızım ne zaman, ne kadar ve ne yiyeceğine kendisi karar verdi. Hatta nerede ve nasıl yiyeceğine de kendisi karar verdi. Yemek masasında yemesi ya da çatal kaşıkla yemesi konusunda da ısrarcı olmadım. Orta sehpa üzerinde ya da kendi oyun masası üzerinde ya da yere serilmiş temiz bir bez üzerinde, oyun oynarken ya da kitap okurken, elleriyle yemesine de ses çıkarmadım. Zaten sık sık sokakta, parkta bahçede yemek yiyorduk. Piknik yapmaya bayılıyor. Ama sık sık lokantada ya da eşin dostun evinde yemek de yeriz. Belki de bu nedenle kızım yemek masasında oturup, çatal kaşıkla yemek yeme konusunda da hiçbir sıkıntı yaşamadı.
Öğlen yemeklerini kızıma özel, az porsiyonlarda ve olabildiğince fazla besin grubu içerecek şekilde pişiriyordum. Akşam yemeklerini ise bizimle birlikte, ona uygun şekilde tuzsuz salçasız hazırlanmış yemeklerimizden yiyordu. Şu anda (38 aylık) sanırım yemediği hiçbir tencere yemeği yok. Sulu yemekleri pilav ya da makarna ile karıştırıyorum, çorbasına da ekmek ekliyorum. Böylece kendi kendine yiyebiliyor. Kızıma 1 yaşına kadar ekmek vermedim. Yemeklerini pirinç, mercimek, erişte ya da irmik ekleyerek koyulaştırıyordum. 1 yaşından sonra da sadece salata suyuna banmak ya da çorbasına eklemek suretiyle ekmek verdim. Verdiğim ekmek de ya ev yapımıydı ya da güvendiğim özel fırınlardan alınmaydı ve biz de beyaz ekmek yemediğimizden, hep tam buğday ekmekleri yedi. Hala beyaz ekmek yemez. Tam buğday ekmeğini de eline alıp kemirmez çoğunlukla. Pilav ve makarna olarak da bulgur pilavı ve erişteyi tercih ettim. Dolayısıyla kızım hala bulgur ve erişte ile yapılan yemekleri çok seviyor. Beyaz pirinç veya makarna pişireceksem de içine nohut ve sebze eklemeye gayret ediyorum. Patatesi de sadece çorbasına katıyordum ve blendırdan geçiriyordum. Dolayısıyla patatesi tanımadı hiç. Şu anda patates kızartmasını ağzına sürmüyor. Kararımdan pişman değilim.
1 yaşından sonra kuru yemişi önüne koydum, kendisi yedi. Önceleri fındığı ikiye, cevizi dörde beşe bölüp önüne tane tane koyuyordum ki hem yuvarlak nesneler boğazına kaçmasın hem de önündeki her şeyi ağzına sokup da tıkanmasın. Yemeye alıştıkça önüne kaseyi koymaya başladım. 18 aylıkken hiç sorunsuz arabada, sokakta kuru yemiş yiyebiliyordu. Herhangi bir tıkanma sorunu yaşamadı. Dişleri yokken de damağıyla gayet rahat öğütüyordu. Aynı şekilde çiğ beslenmeyi sevdiğini fark ettiğimden havuç, salatalık, taze fasulye, lahana, yeşil salatanın sert kısımları, sivri biber, kırmızı kapya biber ve benzer besinleri de çiğ olarak veriyordum. Önceleri onları da küçük parçalar halinde ve ara öğünde verdim. Sonra ince uzun doğrayıp, derin bir bardağa koyup eline verdim. Kıtır kıtır kemiriyordu. 3 yaşından sonra tamamen bütün halinde ve bazen de ana öğün olarak yiyor bu tür çiğ besinleri. Evimizde bütün gün kıtır kıtır sesleri duyuluyor.
Şeker oranı yüksek olduğundan kızıma meyve suyu vermedim (reçel de vermedim, 1 yaşına kadar tatlı da vermedim). Halen daha kefirin ekşi tadını daha çok sever, meyve suyu içmez. İçecek olarak sadece anne sütü, bitki çayı ve kefir veriyordum. Şimdi 3 yaşında bir de soda içmeye başladı. Başka içecek kabul etmiyor. İçmek isterse şalgam suyu da içmesini isterim. Anne sütü aldığı için normal süt de içmek istemedi. Onun için de zorlamadım. Süt yerine kefir içmesini tercih ettim. Kızım şu anda 38 aylık. Halen anne sütü alıyor. İnek sütünü de sadece sabahları müslisini yerken bir bardak kadar içiyor. Kefir içmeye de devam ediyor. Kışları da hemen her akşam yemekten sonra hep birlikte bitki çayı içiyoruz. Bizimle birlikte çay içmek isterse itiraz etmedim, paşa çayı yaptım ona. Ama sırf bizimle içmiş olmak için birkaç yudum içiyor, bitki çayını normal çaya tercih ediyor. Biz kahve içerken bize eşlik etmek istediğinde de sütün içine keçi boynuzu tozu koyup, bizim kahve fincanlarında kahve gibi pişiriyorum. Normal kahve fincanına koyuyorum. Bizimle birlikte kahve içiyor ve mutlu oluyor :) Henüz bizim kahvemizin tadına bakmak istemedi.
Bir yaşından sonra salondaki zigonun üstünde, kızımın erişebildiği bir yerde sürekli meyve, kuru yemiş ve su bulundurdum. İstediği zaman atıştırmasına da karışmadım. Su içmesini ise sık sık hatırlattım. Çünkü küçük çocuklar oyuna dalıp yemeyi içmeyi unutuyorlar. Yemekleri saatinde yedirmek çözüm oluyor ama ne zaman susadıklarını bizler de bilemiyoruz. Çocuk susayınca rahatsızlık hissediyor. Bu rahatsızlığı adlandıramıyor ve asabiyet yaratıyor. Sık sık su teklif etmek bu türlü gerginliği önlüyor. Ayrıca yemekten önce su vermeyin, şişirir de derler ama ben kızımda tam tersini gözlemledim. Susuzken yemek yiyemiyor. Kendimde de dikkat ettim, ben de yiyemiyorum. O nedenle yemekten önce de, yemek sırasında da su içmesine hiç karışmadım ve masada hep su bulundurdum. Hemen her yemekten önce lıkır lıkır suyunu içer, sonra da gayet güzel yemeğini yer.
1 yaşından sonra her şeyi yedirdim. Alerjen olabilir denilen inek sütü, bal, çekirdeği içinde olan meyveler (kivi, çilek, domates, çekirdekli üzüm vs). Nar da yedirdim. Soyup önüne koyuyordum ama parmaklarıyla, ama kaşıkla yemeye bayılıyordu. 3 yaşında, artık ayıklamaya da başladı. Haşlanmış mısır da yediriyordum. Kırılmayacak derince bir kaba haşlanmış mısır taneleri koyup ara öğünlerde eline veriyordum. Şu anda da haşlanmış mısıra bayılıyor (an itibariyle Türkiye'de GDO'lu ürün yetiştirmek yasak ama ithalatı serbest. Dolayısıyla eğer yerli üretim mısır buluyorsanız, GDO'suz olduğundan emin olabilirsiniz). Ayrıca yağsız ve tuzsuz patlamış mısır da veriyorum. Bazen patlamış mısırla ana öğün bile yapabiliyor.
2 yaşından sonra normal kahvaltı ediyordu ama 3 yaşından sonra kahvaltıda müsli vermeye başladım hafta içleri: Yulaf, kuru üzüm, ceviz, ay çekirdeği, avokado vs koyuyorum. Bazen inek, bazen badem sütü ile kendisi yiyor çoğu zaman.
1 yaşına kadar kas gelişimi hızlı olduğundan, kas oluşumu için proteine ihtiyaç duyuyordu. 1 yaşından sonra et tüketimi yavaş yavaş azaldı ve 2 yaşından sonra büyümesi iyice yavaşladığından, kas oluşturmak yerine, oluşmuş kaslarını kullanmak ister oldu. Enerji ihtiyacını karşılamak için de karbonhidrata ihtiyacı var. Yeterli miktarda karbonhidrat vermezsem, şekerli yiyecek talep ediyor. O nedenle 3 yaşından sonra her gün bir öğününü karbonhidrat ağırlıklı pişiriyorum. Yani makarna, pilav yemesine takılmıyorum. Cevizli erişte, nohutlu meyhane pilavı denilen türde bulgur pilavı ve kuskus en sevdiklerinden. Ama normal pirinç pilavı ve makarna istediğinde de red etmiyorum. Şekerli yiyecek yemesindense sebzeli pilav ya da makarna yemesini tercih ediyorum.
Yemediği şeyleri de kafama takmıyorum: Sadece 1-2 peynir türünden çok az miktarda yiyor; yumurta sarısı yemiyor; patates, börek, gözleme yemiyor; süt sadece 1 bardak içiyor vs vs. Yemediklerinden ziyade yediklerine yoğunlaşmayı tercih ediyorum.
Yemediği şeyleri de kafama takmıyorum: Sadece 1-2 peynir türünden çok az miktarda yiyor; yumurta sarısı yemiyor; patates, börek, gözleme yemiyor; süt sadece 1 bardak içiyor vs vs. Yemediklerinden ziyade yediklerine yoğunlaşmayı tercih ediyorum.
NOT: Hatırlatmak isterim ki beslenme uzmanı ya da çocuk doktoru değilim. Sadece tek bir çocuğum var. Buraya yazdıklarım tamamen 38 aylık, gelişimi her zaman üst sınırda gitmiş ve henüz hiç ilaç kullanmamış sağlıklı (çok şükür) tek bir çocuk annesi olarak tecrübelerimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder