|
Romantik manzaraya dalıp gitmiş Kontes... |
Kiklad Ada grubunda bulunan
Santorini Adası, M.Ö. 1500 civarında, büyük bir volkanik patlama sonucu meydana gelmiş. Ada, mimari yapısı, mavi kubbeli beyaz kiliseleri ve romantik falez manzarası ile ünlü...
Santorini aslında 5 adadan oluşuyormuş. Ana ada, Tira'nın nüfusu kışın 15.000 iken yazın 100.000 kişiye çıkıyormuş. Adayı yılda bir milyonu aşkın turist ziyaret ediyormuş.
Ada'da büyük gemilerin yanaşacağı bir liman bulunmuyor. Bu nedenle adayı ziyaret eden bir milyonu aşkın turistin her biri, ada yakınına gemilerle geldikleri gibi, gemilerden de adaya botlarla yanaşıyorlar. Botlardan indikten sonra iki ihtimal var: Ya Fira Limanı'na gidip, oradan teleferiklerle yukarı çıkıp, toplu taşıma araçlarını kullanacaksınız ya da ETS Tur'un tur otobüslerinin bulunduğu Athinios İskelesi'ne gidip, oradan tur otobüsleri ile önerilen turlardan birine katılacaksınız.
|
Görüldüğü gibi Fira Limanı (eski liman) denilen yer minicik bir alan. Adayı gezmek isteyenlerin bir şekilde limandan yukarı doğru çıkmaları gerekiyor. |
Biz turla dolaşmayı pek sevmediğimiz için botlarla Fira Limanı'na gittik. Liman'da inince adanın yerleşim olan tepe noktasına çıkmak için 4 ihtimal var: 1. Teleferiğe binmek 2. Eşeğe binmek 4. Eşek yolundan yukarı yürümek 4. Oia Köyü'ne botlarla gitmek...
Teleferikte inanılmaz uzun bir kuyruk vardı. Her biri 6 kişilik, 6 adet teleferik 500 küsur basamaklık bir yüksekliğe çıkıp iniyor. Bu sürede de güneşin altında, o sıcakta beklemek gerekiyor. Çıkarken kullanmadık ama inerken Fira'dan teleferiğe bindik.
|
Yüzlerce kişi kuyrukta beklerken her seferinde en fazla 36 kişi yukarı çıkabiliyor. |
Bir diğer ihtimal Oia Köyü'ne doğru botlara binmekti. Ama bunun için adam başı 20 Avro istediler. Gidilecek mesafe kısa olunca, o kadar para vermek istemedik:
|
Bot turları şu noktalara gidiyorlardı. Biz adanın kuzeyine gitmek istiyorduk. |
Yürüyebilir miyiz diye baktık. Tek yürüme yolu eşeklerin de kullandıkları merdivenli yoldu. Yol zaten çok dik, 500 küsur merdiven çıkmak gerekiyor ve ayrıca eşekler sağa sola sıkıştırıp, itip kakabiliyorlar, ayrıca da yola dışkıladıkları için çok da güzel kokmuyor.
|
Çıkmamız gereken yüksekliğin aşağıdan görüntüsü... |
|
Yukarı çıktıktan sonra, son merdivenin üzerindeki basamak numarasını çektim... |
Geriye tek ihtimal eşeğe binmek kalıyordu, biz de denemek istedik. Adam başı 5 Avro verdik (çocuk hariç), eşim kızımızı
Ergo Baby ile sırtına bağladı, ikimiz iki ayrı eşeğe bindik (iki erkeğin tek bir eşeğe bindiğini de gördüm, eşek demeyelim de katırdılar sanırım, çok iri ve kuvvetli hayvanlardı). Yukarı çıktığımızda terden sırılsıklam olmuştuk. Bir tarafı uçurum olan 500 küsur merdiveni eşekle çıkmak cidden yorucuydu ama çok zevkliydi. Bir daha gitsem, yine eşekle çıkmak isterim sanırım; eğlenceli bir maceraydı :)
|
Eşekten indikten sonra bu beyaz pantolonu değiştirmek zorunda kaldım çünkü diğer eşeklere sürtünmekten ve eşeğin eyerinin renginden rengi kahverengiye dönmüştü. |
Fira, adanın merkez kasabasıymış. Her taraf dükkanlarla dolu. Biraz gezdikten sonra, oturup bir yerlerde dondurma ve vafıl yiyoruz.
Oturduğumuz pastanedeki garson kızdan ada hakkında bilgi alıyoruz. ETS Tur rehberleri, adanın en yüksek noktası olan İlyas Peygamber Dağı'ndan (Mt. Profitis İlias) tüm adanın görüntülenebileceğini söylemişlerdi ama garsonumuz dağın pek de ilgi çekici bir yer olmadığını söylüyor. Deniz turu için de
Perissa Plajı önerilmişti. Siyah volkanik kumlarla kaplı ender plajlardan biri olması insanların ilgisini çekiyormuş. Ama biz Ünye kumsallarında siyah kumlarla sık sık haşır neşir olduğumuz için, o kısımla da pek ilgilenmiyoruz.
Zaten tavsiye edilen plajlar adanın güneyinde ama gezilmesi önerilen Oia Köyü en kuzeyde, ikisine birden gidebilmemiz zamansal olarak mümkün değil. Garsonumuz da ısrarla Oia (İa okunuyor) Köyü'nü görmemizi öneriyor. Nasıl gidebileceğimizi sorduğumuzda, çok yakındaki otobüs durağını tarif ediyor. 1.60 Avro karşılığı bilet alıp, otobüsün ilk durağından otobüse binip, oturarak Oia Köyü'ne gidiyoruz.
|
Otobüsten Oia Köyü meydanında iniyoruz. |
Oia Köyü bana Şirince Köyü'nü anımsatıyor. Yamaca kurulmuş, eşsiz manzaralı bir köy ve içinde dükkanlar, restoranlar var. En karakteristik özellikleri daracık taş döşeli sokakları, 60'ı aşkın mavi kubbeli kiliseleri ve Venedikliler'den kalma kale harabesi...
|
Büyük gemi ta ABD'den gelmiş, arkadaki küçük olan da bizim yolculuk ettiğimiz ETS Tur'a ait Aegean Paradise gemisi. |
|
Oia Köyü, mavi kubbeli beyaz kiliseleri ile ünlü... |
|
Adada evlenmek çok modaymış. Biz oradayken 3 farklı milletten gelinle damat gördük. Yunanlılar da balayı için bu adayı tercih ediyorlarmış. |
|
Köyün denize kıyısı yok, tepede kalıyor. Sırf manzarası ve mimari dokusu nedeni ile bu kadar çok turist çekiyor, görünen evlerin hemen hepsi birer butik otel ve oldukça da pahalılar; inanılır gibi değil... |
|
Bir dükkan... |
|
Adanın kalesi görünüyor uç tarafta... |
|
Turistler, daracık yollarda bir aşağı bir yukarı yürüyorlar akın akın... |
|
Denize kıyısı olmadığı için otellerde havuz var... |
|
Yel değirmenleri var... |
Ada gün batımı ile ünlüymüş. Gemiye gidecek son seferi kaçırmamak için gün batımını Fira'da karşılıyoruz. Gün batımı her yerde aynı gün batımı neticede, ama sizin daha güzel görmenizi sağlayan etrafınızdaki atmosferin getirdiği ruh hali oluyor... Sokak müzisyenleri eşliğinde, büyük bir kalabalıkla güneşin batışını seyretmek gerçekten çok keyifliydi...
Dönüşte gemiye giden en son tekneye yetişebildik. Tabii tıka basa doluydu...
Romantik miydi? Romantikti. Ama benim gibi denize girmeyi sevenler için bir defa görmek yeterli, ikinci defa gitmek isteyeceğimi sanmıyorum... Belki bir defa daha gidip tekne turu yapmayı düşünebilirim, kim bilir?...
An Island like Santorini can't be found anywhere in the rest of the world with so many villages, high quality services
YanıtlaSil